14 Ağustos 2011 Pazar

Bir Erkeğin Gözüyle Evlilik-2

Eveeet efendiiiiim nerde kalmıştık??? Hüsmen Dayı gelmişti en son ve bizim oğlan “Alllaaahhh çok şükürrrr” diye tevekküle vurmuştu kendini J

Günler günleri, aylar ayları kovalar. Evlilik kolpasına gelmiş (kolpaya gelmek!!! Allahımmm… bir kadın olarak böyle konuştuğum için çarpılıcam ve asla evlenemiycem galiba L.. töööbeee töbeeee) her erkeğin üçüncü gözü er geç aralanır. İş yemekleri, gece toplantıları falan zamanıdır bu anlar. Erkek erkeğe ama medeniyet yularının boyunda bağlı olduğu yemeklerde, bir gözü kendisinin sesi kısık telefonundadır. Bir gözü de diğer erkeklerin telefonlarında. “Allah allaaaahh.. Niye bu adamların cebi hiç çalmıyor? Bunların karılarının hiç mi midesi ağrımaz (!) evde bu iş yemekleri ile aynı saatlerde??? Dur ben de kendi cebimi çaktırmadan cebime sokayım da ikide bir gelen mesajlardan dolayı masaya muhabbet mezesi olmayayım…” tarzında mini çakallıklar baş gösterir. Dedim ya üçüncü gözleri açılır diye. İşte bir göz kendi telefonunda, ikinci göz masadaki diğer telefonlarda… Üçüncü göz nerde? Hah! İşte o da karşı masalarda J

Dudaklardan dökülenler, “yolunda gitmeyen projeler”, “Dolar-Euro paritesindeki değişikliğin faturalara yansıması” veya “şike operasyonundaki son gelişmeler” iken, bizimkinin iç sesi bambaşka telden çalmaktadır. Bir yandan gece 00.00’da balkabağına dönmeden eve varmanın iç sıkıntısı, bir yandan da masadaki “hesabı istesek mi beyler” diyen ilk adam olmama kaygısı ile önündeki tabakta kalan balık kılçıklarının arasındaki küçük et parçası olmak istemektedir. Masada, yemeğin sonuna doğru, çatalıyla kalan yemek artıklarından tabağının içinde heykel çalışmaları yapan kişi, bilin ki masanın en kılıbığıdır. (Daha hiççç ıskalamadım bu tahminimde J)

Amcam bana, “evliliklerde 5 ve 5’in katları yıllar, risk yıllarıdır” derdi. İşte bu çok doğru. Evliliğin bu güzel matematik yuvarlağı yıllarında, bizim oğlana da ara ara bir iç hesaplaşma gelir. Kimim ben? Ne yapıyorum? İşimi seviyor muyum? Evlilikten sıkıldım mı? Mühendisim ama aslında arkeoloji okusaydım daha mı iyiydi falan filan abbbuk-subbbuk bir sürü salak soru sorar kendine. İşte bu soruların kafaya düştüğü anda, ilk önce evliliğini sorgular. Durumun ne olduğunu anlayamayan ama bir tuhaflık olduğunun idrakinde olan karısı ise, eve geldiğinde “Aşkım beni seviyor musun?”, “Aşkım kilo mu aldım?” gibi bizimkinin pek (!) zevk aldığı konuları açınca, elde kumanda, zaping geceleri başlar evde.

Sağlam evliliklerde, bu zaping geceleri, ikisinin de zevk aldığı bir diziye takılma, ahşap boyama kurslarına beraber iştirak etme gibi zevksizlik abidesi “ortak” yaşam alanı yaratmalarla atlatılır. Hobiler, diziler bitmişse bilin ki iç sorgulama da bitmiş demektir. İçte sulh, yuvamda sulh devri başlamıştır J

Ancak ara ara da olsa çekiştirmeler, iç-dış değerlendirmeler asla bitmez. Özellikle evli erkek arkadaşlarla bir aradayken serzenişler ucundan kıyısından dökülür. “Aaaabiii yaaa!!! Hasta oluyorum. Ne zaman bişey bozulsa zırrtttt telefona sarılıp beni arıyo. Aşkım bilmem neyi tamir edebilir misin? Bir kere de eline sen tornavida al be kadın!!” nidaları ile kendinin artık her şeye koşturmaktan ne kadddarrrr bunaldığından dem vurur. (Tabii haklısın arkadaşım. Çünkü sen o kızı ilk bulduğunda, elinde tornavidayla apartmanın otomatını tamir ediyodu, di mi!!!)

Derkeeeeeeeeeen 40’lı yaşlara merdiven dayanııııııır…

Bundan sonrasını bilmiyorum. Benim yakinen tanıdığım erkekler 40’ından gün almamış olduklarından şimdilik sadece onları anlayabiliyorum J


2 yorum:

  1. Ben artık böyle bir durum karşısında soru sormamayı öğrendim, tevekkülle kabul etmeli insan :)) ben de evliliği bir dişliğe benzetirim; hep çarklar döner, döner, döner sonra biri biraz yıpranır, tamir edilir, yarım aksak çalışmaya devam eder dişli... bir gün gelir artık çalışmaz olur. Bir de neye meylettiğin önemli... iki kişiden biri yalnız bir yaşama meylediyorsa diğerinin tüm çabaları artık boşuna... yok sormamak gerek... hatta yargılamamakta...yaşantılar bir kişilikmiş, biz içine iki kişi sığdırmaya çalışıyoruz...Yine de yazmadan edemiyeceğim; güzeldir birlikte sıkılmakta, birlikte yaş alıp yaşlanmakta,hele bir de bir yavru varsa iki kat zor olsa da evlilik yine de güzeldir:)

    YanıtlaSil
  2. Yorumlarına katılıyorum Adsız. Zaten zorlama olan bir yere kadar gidiyor...

    YanıtlaSil