3 Eylül 2012 Pazartesi

Ben De Kendimden Soğudum Bak Şimdi!!! Ama Bir De Bana Sorun Be Kuzucuklar!!!

(Anılan olayların gerçek kişi ve olaylarla ilgisi vardır. Ama son iki yıldaki 8-9 hikayeden ortaya karışık yapıldığı için birazcık abartılmış ve de birazcık saptırılmış olabilir.)

Allah, herkese benim gibi kız arkadaşlar versin. Ne zaman iki kelime bi adamdan bahsedecek olsam, ağız birliği yapmış gibi “Şekerim sen de hep olmıycak adamlara niyetleniyorsun. Ah bi çevrene baksan, etrafın eli yüzü düzgün, efendi adam dolu! Meselaaa…” deyip uzun bir listeden saymaya başlıyorlar. Bıktım, yıldım!!! En sonunda, baskılara boyun eğdim ve “Ya bismillahhhh!!!” diye başladım listenin başından. Aylara sari olarak, kah kızların arkadaşlarından, kah benim tanışlardan, en yüksek puan alanlarla ara ara buluşmaya başladım…

Her buluşma sonrası, KBDT (Kızlar Büyük Değerlendirme Toplantısı – Bkz. Elektiriğe İman Ettim yazısı) yapılıyor; hepsinde de ben, bizim baroneslerden azar üstüne azar yiyorum. Neymiş??? Armudun sapı, üzümün çöpü yapmamalıymışım.. Laf cambazlığı yapıp masadaki muhabbeti ebelemeceye çevirmemeliymişim.. Oyun oynarken, hırs yapıp kafasına kafasına vurmamalıymışım.. Az yemeliymişim, az içmeliymişim.. Az bilmeliymişim.. Biliyorsam bile bildiğimi belli etmemeliymişim… mişim.. şim.. im.. mmm…

Ay ben ne dominant, ne ukala biriymişim yaaaa!!! Ben de soğudum neticede kendimden!!!

Ama bu noktada benim de diyeceklerim var… El insaffff!!!

Bi kere, beni yemeğe davet eden adamın diyet yapması kadar itici bir şey yok. Hemen de açıklamayı patlatıyor: “Bugün spor yapamadım da.. Spor yapmadığım akşamlar sadece salata yiyorum..” Bak bak bak bak!!! Alt mesajı alıyorum hemen.. Ne diyor yani??? “Her akşam spor yaparım, diri vücudumu da spora borçluyum!!!” Ha ben salağım çünkü, iki şişirilmiş kasa bakacak kızlardanım yani.. Hesap lütfen!!!!!

Bazıları, başka bir tür. Kahve içmeye davet edip de “Müsadenle bi kadeh bişey içebilir miyim?”in ardından, galon galon alkol tüketip – ki ben karşısında son 3 saattir sadece kahve içiyorum – sapıtanını da gördüm. Bi kere, ilk buluşmada, niye seninle oturup içki içeyim ki??? Zaten bi süre sonra muhabbet öyle yerlere geliyor ki… “Bacımsın” diyecek diye kalbim küt küt atıyor… Hesap lütfen!!!

Bi de muhabbet arasında laf sırası kapmaya çalıştıklarım var ki… Adam bi başlıyor kendini anlatmaya, dur durak hak getire.. Sanki, 4 yıldır inzivaya çekilmiş de hayat hakkındaki tüm görüşlerini, askerlik anılarını, ablasının 2 yaşındaki kızının ilk diş bulgurunu anlatmak için o geceyi beklemiş.. Hayır, arada bi nefes alsa, dalıcam ben de konunun bir yerinden ama ağzı ishal olmuş garibimin. Anlatıyor da anlatıyor… Bu gibi durumlarda en güzeli, ilk 2 saatin sonunda, sağ elimi nazikçe havaya kaldırıyorum ve en otoriter sesimle “Hesap lütfen!!!”

Eziklere gelince, aman onlar evlerden ırak… Başlarsın muhabbete... Ne bileyim.. “Ben Tokyo’dayken..” dersin.. Hemen “Ay ne güzel ben hiç görmedim Tokyo’yu”.. “Benim Opel’in de şanzıman sorunu vardı” dersin, hemen “Ay benim hiç Opel’im olmadı”. Laf arası “İngilizcem iyi ama Fransızcam bayaa zayıf” dersin, bizimkisi yine boynunu büker “Ne harika, benim İngilizcem bile çok kötü”. Arkadaşım! Sen hayatında garsondan hesap da istememişsindir. Hadi bakalım, görelim nasıl istiyorsun şu bizim hesabı J
  
Ez cümle… Denk gelenleri ben sevemedim, benim seveceklerim de bana denk gelmedi. Yoksa valla benim bi suçum yok kızlar yaaaa J
Kim kaldı bi bakiiim listenin diplerinde???

2 yorum: