12 Eylül 2011 Pazartesi

Yazlıkçılık Ne Büyük Nimetmiş

Biliyorum, uzun zaman oldu yazmayalı. Bir sürü de şikâyet aldım:“Tatildeyiz.. Yazsana bişeyler, okuyalım!” diye. Artan reytinglerin sonucunda havalara girip de “Ay ne bileyim ilham gelmedi. Buhranlı zamanlarımda yazamıyorum. Kendi içimde bir kısır döngüye girdim.” falan demek geliyor içimden ama.. Cıkkkkk!!! Bildiğin sıradan bir kadınım ben... Basbayağı ben de tatildeydim. 9 günlük bayram tatili, herkesle beraber benim de kanımı kaynattı. Öncesinde hazırlık koşturmacası. Ondan sonra da gelsin tatil. Vurdum kendimi yollara.

Aslında tatilde daha da güzel yazılır. Yazılır ammaaaa… Ben bu sene bambaşka bir şeye tutuldum. Yazlıkçılık girdi kanıma. Afyon gibi bir şeymiş be kuzum. Yıllardır şikâyet edip “Amaannn o ne yaa öyle! Tosbik gibi ağır bir hayat!” dediğim, burun kıvırdığım yazlığın bilindik kuytularına daldım; bir daha da çıkamadım.

Yıllar yılı benim için tatil demek, ya daha öncen görmediğim bilmediğim yerlerde gezmek ya da gündüz beachlerde gece de eller havada sürekli hareket demekti. Ebeveynlerin gönlü olsun diye ilk 3 gün bi uğrardım yazlığa. Ondan sonrası Allah kerim J

İşte bu sene ne olduysa oldu. Meğer yazlık olayı ne büyük bir nimetmiş de bunca yıl fark edememişim!!!

Bi kere, yazlıktaysan sabah güne sakin başlıyorsun. 5 yıldızlı otellerdeki sabah uyanır uyanmaz “Koş, havuzdaki şezlonga bir havlu at; koş, plajın ordakine de bi tane fırlat” derdi burada yok. Kahvaltı için masa da kapmıyorsun. Taraçada bir masa var; o da senin zaten. Önce gidersin, sabah yüzünü denizde yıkarsın. Tabii bu, benim gibi güne erken başlamayı sevenler için. Yoksa saat 12.00’ye kadar döne döne uyu J



Sonrasında kendine, butik otellerin ballandıra ballandıra ayyuka çıkardıkları “organik köy kahvaltısı”nı hazırlarsın. Nedir yani!!! Bildiğin tulum peyniri, kaşar, kaymak, bal, reçel çeşitlerinin yanına 2 yumurta kırarlar. Hatta yazlığın arka bahçesindeki ottan çöpten de yıkadın mı? Masada gördüğün ve tatlı olmayan her şeyin üzerine de zeytinyağını boca et. Al sana detokslu metokslu, organik ve eksantrik köy kahvaltısı!!!

Kahvaltı üzeri Türk kahvesi olmazsa olmaz. Günün anlamı o kahvenin telvesinde saklı.

Arkasından kendini kumara verirsin. Halk dilinde “fayans döşeme” ya da “taş dizme” de denen okey, tüm yazlıkçıların büyük eğlencesi, sabah sporu. Kahvaltı sonrası ne yapacaksın ki? 10 senedir bildiğin site içinde yürüyüşe mi çıkacaksın? En fazla göreceğin değişiklik, yandaki komşuların renk değiştiren ferfojeleri ya da tuğlaları sökülüp kayrak taşı döşenmiş duvarı… Ne gerek var şeker! Otur ıstakanın başına. Bekle bakalım gösterge mi gelecek, okey mi vuracaksın? Hatta kimi zaman, bu oyun bana agresif iş dünyasındaki katakullileri hatırlatıyor. Eşinle gizli kapaklı numaralar çevir; elin tamam ama ya okey gelirse diye risk al falan filan işte. Sen daha üç taşı yan yana dizememişken karşındaki göbeğini sallaya sallaya oyunu bitirir. Hayatın ta kendisi, daha ne istiyosun ki?

Öğleden sonra al eline bi gazete, kitap vesaire; at kendini yine sahilde bi şezlonga. Bu site plajı olayı, korkunç bir rahatlık. Beach clublardaki gibi bir moda defilesi olmaması yeter bi kere. Yıllardır anlamadım gitti. Benim annem, küçüklüğümden beri plajda bana bikini değiştirtir. Ama sebep hiç de öyle estetik kaygısı falan değil. “Aman kızım ıslak mayo karnını ağrıtır”. İşte bütün konsept bu! Biri üstümde, biri çantamda, epi topu 2 bikini neyine yetmiyor? Ama o sosyetik plajlarda güneşlenirken, yanımdaki hatun 12. bikinisini ve de ona uygun pareosunu değiştirirken, ben kendimi iş yerinde 1 aydır aynı takım elbiseyi her gün giyen biri gibi hissediyorum. O değiştirdikçe, ben için için yaşlanıyorum yattığım yerde. Tamam, etrafımdakilerin benden kat be kat dikkat çekmesine dayanamam zaten. Benim o kadar mayo çeşidim yoksa yanımda ben ne yapayım??? Bikinimin üstünü altıma bağlayıp, altını da kafama mı geçireyim değişik model gibi görünsün diye!!!

Ha, bir de şu takıcı dükkânı gibi denize giren hatunlara da hastayım. O hatunlar saçları ıslanmasın diye boyu geçmezler ya denizde… Onun ikinci sebebi de boyunlarındaki ve kulaklarındaki ağırlıklardan dolayı, açıklarda dibe çökmekten korkuyorlar bence J

İşte, yazlık civarındaki plajlarda bunların hiiiiç biri yok anacım. Zaten etrafın, selüliti mutasyona uğramış ahtapot şekilli teyzelerle dolu. Karizmatik güneşlenicem diye bi gerginliğe gerek yok. Yazlıktakilerin yaş ortalaması 50 civarı. Ortamdaki gençler de kendi anne babalarının yanında, senden beş beter bir moddalar zaten. Salmış bir gençler güruhunun içinde, herkes göbeğini içine çekmemenin huzuru ile elindeki bira-patates ikilisiyle haşır neşir.

İşte ondan sonra güneşi denizde batırdın diyelim – ki bu benim en sevdiğim şey J Akşam güneş batarken güneşe doğru yüzmek, bende terapi etkisi yaratıyor. Ritmik bir şekilde güneşe gidiyorum… Seansı 250 TL olan terapistlere inat, ruhumu yıkıyorum ben o dalıp çıkmalarda.
Akşamcı dostlar buraya!!! Akşam mangalı yanacak şimdi. Izgaraya dizilen levrekler, çipuralar dumanını sala sala ebedi istirahata çekilmişlerken, sen de ufak ufak koy rakını kadehine. Aç bir yanda İncesaz’ı… “Kalbim seni özleeerrr.. Yollarını gööözlerrr… Nerde verdiğin sözlerrrr… Niçin neden gelmedinnn…”

Birinci gün sıkılmadınız, ikinci gün sıkılmadınız… Dört.. Beş… İşte ben bu sefer hiiç sıkılmadım. Bir Bezgin Bekir oldum çıktım. Akşamları eller havaya yerine sessiz sakin akşamları da sevdim. Şortumla tişörtümün renk uyumu da aklımın ucundan geçmedi. Bir parmak arası terlikle 1 hafta da pek ala geçebiliyormuş. Pazara gidip o domatesi, bu biberi mıncıklamak da güzelmiş be. Hatta ben bahçe-toprak işlerinden hoşlanmıyorum. Ha bir de onu bunu yetiştiricem deyip de her gün biberin boyu bilmem kaç cm uzamış ona da bakarsan daha bi zevkli(ymişşş)…
Allahım!!! Sanırım yaşlanıyorum L Yazlıkçılık ruhumu dinlendiriyor, zevk alıyorum!!! Ben bu gidişle 60-65’imde içlik don da giyerim. (Amaannn o ne yaa öyle! Tosbik gibi!!!)

2 yorum:

  1. hahaha!! son paragrafa gelmeden aynisini ben de icimden geciriyordum: "yaslanmisiz, haberimiz yok sekerim" Bu sene plajda mayo degistirmeye cekindim dersem inanirsin herhalde.. o beachlerde kil oldugum hatun tipi olarak algilanmaktan korktum-deli miyim ne??! neyse, bu yaz sezonunu kapadik: bakalim seneye nasil bir modda olacagiz? :))

    YanıtlaSil
  2. Silkinmek lazım Aslı A.!!! Tamam hepimiz birer Ajda olalım demiyorum ama bu rehavet 40'a gelmeden dağıtır bizi :)))

    YanıtlaSil